Hocam, sizin bu partide tek bir rolünüz
vardı: O da Erdoğan'a vekalet etmekti.
Sonra da başkanlık sistemi için
mücadele etmekti.
Ama yapmadınız...
Bunun yerine AK Parti'nin icraatları
üstünden bir seçim kampanyası yürütmeyi tercih ettiniz.
“Onlar konuşur AK Parti yapar”
diye işin içinden çıkacağınızı zannettiniz.
Evet “onlar” konuştular; hem de
yekvücut halde; sadece ve sadece Erdoğan hakkında!
Ve malum pek de iyi konuşmadılar.
“Diktatör” dediler, “hırsız” dediler, “seni başkan
yaptırmıycaz! Yaptırmıycaz! Yaptırmıycaz!” dediler.
Hasılı kelam, neticede hakikaten
onlar sadece konuşmuş oldu, AK Parti de (yüzde 41) “yapmış”...
Nitekim “Erdoğan” dediğimizde,
tek başına yüzde 52 oy almış bir siyasetçiden bahsediyoruz!
AK Parti'nin şu zamana kadar aldığı
oyların tamamı yalnızca bu adamın hatırınadır.
Bunu Abdullah ve Hayrunnisa Gül çifti
anlamadı. Bâri siz anlasaydınız.
Anlamadınız.
Onun yerine bu adamla cedelleşme
yoluna gittiniz.
Partiyi aciz gösterdiniz.
Anketler dibe vurdu.
Sustunuz...
Lakin artık iş işten geçmişti.
Seçim sonunda, işte o dipteki anket puanından birkaç puan
yukarısını alabildiniz ancak.
Ve emin olun: Şayet Erdoğan
medyanlara inmeseydi, o fazlayı da alamaz, kendinizi çok daha
diplerde bulurdunuz.
Millet bu işin başında hâlâ
Erdoğan'ın olduğunu biraz hissetti de muhalefetin gazına gelmedi
çok fazla.
Ve evet, “ikinci yarı başladı”
ama pek iyi başlamadı. İlk dakikada golü yediniz.
O kadar çok hata yaptınız ki...
hangi birini sayayım? Bilemiyorum:
Koskoca İstanbul'da; HDP'nin MHP'den
çok oy aldığı İstanbul'da, bir tane bile güçlü Kürt
temsiline sahip aday göstermediniz.
Bölgedeki Kürtlerin gönlünü
okşayacak tek bir söylem geliştiremediniz.
Üstüne üstlük Erdoğan'a CHP'den
bile fazla muhalefet eden, Erdoğan'ı, yeniçeriler tarafından
boğdurulup katledilen III. Selim'le özdeşleştiren Economist gibi
mel'un ve bir o kadar Siyonist bir dergiye röportaj verdiniz.
Erdoğan'ın o darbedar Aydın Doğan'la
savaştığı bir zamanda, bu muhteremin arkasında duran sermaye
babalarının ayağına bile gittiniz.
Size böyle kötü tavsiyede bulunanlar
kimlerdir? Vallahi bilmiyorum.
Ama onların sonuna kadar sizin
üstünüzden Erdoğan-ötesi iktidar araçlarını temellük etme
hayalleri kurduklarından adım gibi eminim.
Onlar aldandılar. Sizi de aldattılar.
Ben bu etrafınızı saran muhterisler
gibi kötü niyetli olsaydım bile, size şunu tavsiye ederdim:
“Muhterem başbakanım, sizi
Erdoğan'ın yerine geçirmemiz lazım. Fakat bu adamın millette
olan karşılığı ve karizması çok büyük. Mücadele edersek
zararlı çıkarız. Bu yüzden yapmamız gereken onun gölgesi
olmaktır. Onun karizmasına referansla karizma kazanmaktır. Böyle
yaparsak hem sizin başkan yardımcılığınızı hem de onun
başkanlığı bittikten sonra sizin başkanlığınızı garanti
etmiş oluruz.”
Etrafınızdakilerin kafası bu kadar
bile çalışmadı.
Size en kötü yolu işaret ettiler.
Siz de hiç “tefakkuh” etmeden o yoldan gittiniz.
Geldiği günden beri MGK'sından
Ergenekonu'na, paralelinden kolonyalist ülkelerine, PKK'sından
TÜSİAD'ına kadar her kirli odağın hedef tahtasına oturttuğu
bir adama merhametsizce sırtınızı döndünüz.
Erdoğan'ın Gül'le 7 sene boyunca
yaşadığından daha fazla krizi 3 ayda bu ülkeye tecrübe
ettirmeyi başardınız.
Yazık ettiniz. Hem de çok yazık
ettiniz...
Bir hoca olarak size sonsuz bir
hürmetim var.
Ama ben bundan sonra sizin
riyasetinizdeki bir AK Parti'ye katiyen oy vermeyi düşünmüyorum.
Benim oyum Erdoğan'a.
***
Bu yazıyı seçimin ertesi günü
yazmıştım. Sonra köşeme koymaktan vazgeçtim.
Şu her zamanki “kol kırılır yen
içinde kalır”, “aman fitne çıkmasın” işgüzarlığımız
işte...
Bir de, belki hoca, seçimden sonra
boyunun ölçüsünü almış olur da, seçimden önceki hatalarından
tövbe eder diye az da olsa bir ümit taşıdım içimde.
Fakat gördüm ve anladım ki hocanın
iflah olacağı yok.
Erdoğan bugün, seçim öncesinden çok
daha fazla hedef tahtasında...
Hocamda ses yok!
Beştepe'deki iftar masasını bile
türlü yalan ve iftiralarla dillerine dolayıp Erdoğan'a bel altı
ne kadar vuruş varsa hepsini yapmaya kendini adamış bir pislik
arsız arsız geziyor ortalıkta..
Hocamda ses yok!
Hocamdan seçim sonrasında duyduğum
tek bir ses var: O da, Edoğan'a edilmedik hakaret bırakmayan,
bizzat Bilal'i kurban olarak isteyen Bahçeli'yi alkışlarken
çıkardığı el çırpma sesi...
Hoca mi evet olsa olsa rahip olur bu gibilerden
YanıtlaSilSuheyb bey çok güzel yazı, yıllardır ara ara okuyorum ve içimize adı "Ahmet, Abdullah, Latif" olan maalesef Ahmet olan sırtlanları içimize nasıl Sızdırdıklarını görüp, ve bizim bir zaman bu tipolojileri sevdiğimize kahroluyorum.
YanıtlaSilbu potansiyel muhteris hainler ve "kendi emellerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilecek bedhahlar" dönemin gavurları oluyor (gavur=kendini milletinin bir parçası olarak göremeyen)
YanıtlaSilhoca değil, insanlığın, ahde vefanın yüz karası
YanıtlaSilDunyanin dort bir yaninda bu hareketin basarili olmasi icin dua ede umudunu ak partiye baglayan milyonlarca insanlarda merak.etmesin,bizim ayriligimiz musalla tasinda olur doyeceksin,allahtan korkmaz kuldan utanmaz.dunyadaki bu hareketin basarisi icin dua eden ummete ne oldu.o devletler özgürlüğünümü kazandi.yani ihtiyaçi kalmadimi.ahhh nefsinin kolesi nefsinin ebu lehebi olmuslar muslumanı yakan ateşe odun tasiyorlar malesef.
YanıtlaSil