27 Haziran 2015 Cumartesi

Bravo Hocam! Bravo!



Hocam, sizin bu partide tek bir rolünüz vardı: O da Erdoğan'a vekalet etmekti.

Sonra da başkanlık sistemi için mücadele etmekti.

Ama yapmadınız...

Bunun yerine AK Parti'nin icraatları üstünden bir seçim kampanyası yürütmeyi tercih ettiniz.

“Onlar konuşur AK Parti yapar” diye işin içinden çıkacağınızı zannettiniz.

Evet “onlar” konuştular; hem de yekvücut halde; sadece ve sadece Erdoğan hakkında!

Ve malum pek de iyi konuşmadılar. “Diktatör” dediler, “hırsız” dediler, “seni başkan yaptırmıycaz! Yaptırmıycaz! Yaptırmıycaz!” dediler.

Hasılı kelam, neticede hakikaten onlar sadece konuşmuş oldu, AK Parti de (yüzde 41) “yapmış”...

Nitekim “Erdoğan” dediğimizde, tek başına yüzde 52 oy almış bir siyasetçiden bahsediyoruz!

AK Parti'nin şu zamana kadar aldığı oyların tamamı yalnızca bu adamın hatırınadır.

Bunu Abdullah ve Hayrunnisa Gül çifti anlamadı. Bâri siz anlasaydınız.

Anlamadınız.

Onun yerine bu adamla cedelleşme yoluna gittiniz.

Partiyi aciz gösterdiniz.

Anketler dibe vurdu.

Sustunuz...

Lakin artık iş işten geçmişti. Seçim sonunda, işte o dipteki anket puanından birkaç puan yukarısını alabildiniz ancak.

Ve emin olun: Şayet Erdoğan medyanlara inmeseydi, o fazlayı da alamaz, kendinizi çok daha diplerde bulurdunuz.

Millet bu işin başında hâlâ Erdoğan'ın olduğunu biraz hissetti de muhalefetin gazına gelmedi çok fazla.

Ve evet, “ikinci yarı başladı” ama pek iyi başlamadı. İlk dakikada golü yediniz.

O kadar çok hata yaptınız ki... hangi birini sayayım? Bilemiyorum:

Koskoca İstanbul'da; HDP'nin MHP'den çok oy aldığı İstanbul'da, bir tane bile güçlü Kürt temsiline sahip aday göstermediniz.

Bölgedeki Kürtlerin gönlünü okşayacak tek bir söylem geliştiremediniz.

Üstüne üstlük Erdoğan'a CHP'den bile fazla muhalefet eden, Erdoğan'ı, yeniçeriler tarafından boğdurulup katledilen III. Selim'le özdeşleştiren Economist gibi mel'un ve bir o kadar Siyonist bir dergiye röportaj verdiniz.

Erdoğan'ın o darbedar Aydın Doğan'la savaştığı bir zamanda, bu muhteremin arkasında duran sermaye babalarının ayağına bile gittiniz.

Size böyle kötü tavsiyede bulunanlar kimlerdir? Vallahi bilmiyorum.

Ama onların sonuna kadar sizin üstünüzden Erdoğan-ötesi iktidar araçlarını temellük etme hayalleri kurduklarından adım gibi eminim.

Onlar aldandılar. Sizi de aldattılar.

Ben bu etrafınızı saran muhterisler gibi kötü niyetli olsaydım bile, size şunu tavsiye ederdim:

“Muhterem başbakanım, sizi Erdoğan'ın yerine geçirmemiz lazım. Fakat bu adamın millette olan karşılığı ve karizması çok büyük. Mücadele edersek zararlı çıkarız. Bu yüzden yapmamız gereken onun gölgesi olmaktır. Onun karizmasına referansla karizma kazanmaktır. Böyle yaparsak hem sizin başkan yardımcılığınızı hem de onun başkanlığı bittikten sonra sizin başkanlığınızı garanti etmiş oluruz.”

Etrafınızdakilerin kafası bu kadar bile çalışmadı.

Size en kötü yolu işaret ettiler. Siz de hiç “tefakkuh” etmeden o yoldan gittiniz.

Geldiği günden beri MGK'sından Ergenekonu'na, paralelinden kolonyalist ülkelerine, PKK'sından TÜSİAD'ına kadar her kirli odağın hedef tahtasına oturttuğu bir adama merhametsizce sırtınızı döndünüz.

Erdoğan'ın Gül'le 7 sene boyunca yaşadığından daha fazla krizi 3 ayda bu ülkeye tecrübe ettirmeyi başardınız.

Yazık ettiniz. Hem de çok yazık ettiniz...

Bir hoca olarak size sonsuz bir hürmetim var.

Ama ben bundan sonra sizin riyasetinizdeki bir AK Parti'ye katiyen oy vermeyi düşünmüyorum.

Benim oyum Erdoğan'a.

***
Bu yazıyı seçimin ertesi günü yazmıştım. Sonra köşeme koymaktan vazgeçtim.

Şu her zamanki “kol kırılır yen içinde kalır”, “aman fitne çıkmasın” işgüzarlığımız işte...

Bir de, belki hoca, seçimden sonra boyunun ölçüsünü almış olur da, seçimden önceki hatalarından tövbe eder diye az da olsa bir ümit taşıdım içimde.

Fakat gördüm ve anladım ki hocanın iflah olacağı yok.

Erdoğan bugün, seçim öncesinden çok daha fazla hedef tahtasında...

Hocamda ses yok!

Beştepe'deki iftar masasını bile türlü yalan ve iftiralarla dillerine dolayıp Erdoğan'a bel altı ne kadar vuruş varsa hepsini yapmaya kendini adamış bir pislik arsız arsız geziyor ortalıkta..

Hocamda ses yok!

Hocamdan seçim sonrasında duyduğum tek bir ses var: O da, Edoğan'a edilmedik hakaret bırakmayan, bizzat Bilal'i kurban olarak isteyen Bahçeli'yi alkışlarken çıkardığı el çırpma sesi...